‘Kurtlar Vadisi’ bambaşka bir hikaye ile salonda seyircisi ile buluşacak. Dizinin çok sevilen karakterleri Muro, Çeto ve Yıldırım ile kendi hikayeleri üzerine…

Kurtlar Vadisi hayranları son sezonda karakterler arasına katılan sıra dışı bir üçlü ile bambaşka bir vizyon kazandılar. ‘Nalet olsun içimdeki insan sevgisine’ cümlesiyle gönülleri fetheden Muro ve arkadaşları bir anda ülke gündeminde ilk sıralara yerleştiler. ‘Muro’, Mustafa Üstündağ; ‘Çeto’, Şefik Onatoğlu ve ‘Yıldırım’, Eray Türk o kadar başarılı oldular ve rolleri o kadar çok sevildi ki, bir film yapmak kaçınılmaz oldu. Seyredilme rekorları kıran diyalogların yaratıcıları filmin çekim aşaması için hazırlanırken, biz Muro ve adamlarından tüyolar aldık. Müjde; film sonbaharda vizyonda…



Seyirci sizi dizideki karakterleriniz gibi algılamaya başladı mı?

Mustafa Üstündağ: Yoo, seyirci bunun bir oyun, bir film olduğunu biliyor.


Öyle diyorsunuz ama dizide ölenler için yas tutan bir seyirci de var, Polat’ın başına bir şeyler gelince telefonlar kilitleniyordu?

M.Ü: Farklı algılamıyorlar, ‘Muro’ diye hitap etmeye başladılar o kadar.


Diziyi önceden seyrediyor muydunuz?

M.Ü: Devamlı seyreden biri olmasam da ‘Kurtlar Vadisi’ni takip ederdim. Seyirci sizin sorduğunuz anlamda tuhaf tepkiler göstermedi bana.


Bu kadar büyük ilgi bekliyor muydunuz?

M.Ü: Bu kadar büyük olacağını ben beklemiyordum. Tamam KV çok önemli bir dizi, orada rol alan herkes tanınıyor ama bu kadar büyük popülarite beklemiyordum.


Siz rol teklif edildiği zaman, kısa bir rolden bu kadar büyük bir iş çıkacağını tahmin ettiniz mi?

Şefik Onatoğlu: Tüm bunlar oyuncunun elindedir; iyi oynarsa devamı gelir, kötü oynarsa biter. Ayrıca dışarıda tepkiler çok iyi, annem bana artık ‘Çeto’ diyor.


Size de Yıldırım mı diyorlar? Rolünüzü seviyor musunuz?

Eray Türk: Evet bana da ‘Yıldırım’ diyorlar. Ben daha öğrenciyim, ikinci sınıftayım ve tiyatroda okuyan veya bitirmiş herkesin hayalini gerçekleştiriyorum.


Nasıl gerçekleşti hayaliniz?

E.T: Bir gece evde oturmuş ders çalışıyordum. Telefon geldi ve tek bir bölüm için olduğunu söylediler; çok heyecanlandım. Bir arkadaşım aracı olmuş ve fotoğraf yollamamı istediler. Kontörüm yoktu, hemen büfeye gittim, saat yarım falan. Çektim fotoğrafı yolladım arkada bisküviler görünüyordu. Kontör alacak param yoktu, büfeciye dil döktüm.


İlk bölümü oynadınız, sonra ne oldu?

E.T: Sonra gelen her telefona heyecanla cevap verdim, hep arayacaklar diye bekledim. Emek verip terlediğiniz bir işin karşılığını almak çok sevindirici.


Sizin nasıl oldu Bay Muro?

M.Ü: Aradılar işte.


Aa, çok tatmin edici cevaplar vermiyorsunuz bana.

M.Ü: Kontörüm bitmişti (hep beraber gülüyoruz).


Hah şimdi oldu.

M.Ü: Bölüm garantisi vermiyoruz, oynar mısın dediler. Kabul ettim. Çok şükür henüz ölmedim (gülüyoruz).


Sizin hikaye nasıl?

Ş.O: Muro’nun bir adamı olacakmış aradılar, sonrası geldi.

BENDE AÇIK ARIYORLAR


Seyreder miydiniz diziyi?

Ş.O: Bu diziyi izlemeyen yok. Ne kadar da izlemiyorum dese de ara sıra seyrediyordur. Okul olduğu için sürekli seyretmiyorum hiçbir diziyi. Mustafa Abi başladıktan sonra dikkatle takip etmeye başladım, önceden tanışıyorduk çünkü.

M.Ü: Açık arıyorlardı mutlaka, tipik konservatuvarlı davranışı (gülüşmeler).

Ş.O: Yok Abi, olur mu?


Diziyi ya çok seviyor insanlar ya da sevmiyor. Sizinle beraber dizinin ‘light’ bir yanı olduğunu söyleyenler bile oldu.

M.Ü: Dizinin belli bir matematiği ve kurgusu var. Bazı sahneler seyirciyi gererken, bazı sahneler de yumuşatıyor. Light’laştı diyemeyiz, doğru bir tanımlama olmaz. Her konseptin içinde olan durumlardan biri bizimki. Bizim dizinin en büyük başarılarından biri zaten kurgusunun çok sağlam olması. Organik bir dizi, pazartesi haberlerde gördüğünüz bir şeyi, perşembe günü dizide izleyebiliyorsunuz.


Başrol oynamak ister miydiniz?

M.Ü: Bizde başrol ‘Kurtlar Vadisi’. Biz de seyirci gibi merak içinde gidiyoruz sete, ne olacak diye bekliyoruz.


Film kararı ne zaman ve nasıl verildi?

M.Ü: Bize bir ay önce falan söylendi.

SİLAH SİLAH NEREYE KADAR?


Senaryo yazılıp bitti mi, okudunuz mu?

M.Ü: Öyküyü biliyoruz biz sadece.


Bütün ekip oynayacak mı?

M.Ü: Bilmiyorum, sürprizler olabilir.


Merak ettiğim şey Necati Şaşmaz var mı filmde?

M.Ü: Her türlü sürpriz olabilir. Neden olmasın aynı ailenin işi. Biz de bir parçasıyız, ben Necati Abi’nin oynadığı filmde arkadan geçen adam bile olmak isterim. Pana Film enerjisi çok yüksek bir yer.


Filmde Muro’nun sevgilisi olacak mı?

M.Ü: Filmde kadın olacak ama sevgili var mı bilmiyorum.


Çeto’yla Yıldırım’ın da sevgilisi olsun.

Ş.O: Silah silah nereye kadar (gülüyoruz).


Hikayeyi anlatsanıza bildiğiniz kadarıyla?

M.Ü: Muro ve Çeto cezaevinden çıkıyorlar ve evlenip devrimci birer çift olarak yaşamaya karar veriyorlar. Devrimi de böylece köyden başlatacaklar. Ama köye gittiklerinde öğreniyorlar ki muhtar bunları iki tane Rus kadınla evlendirmiş. Bizimkiler de kadınları bulup boşanmak için İstanbul’a geliyorlar. Ve çok enteresan hiç tanımadıkları bir örgütle karşı karşıya kalıyorlar.


‘Kurtlar Vadisi’’ne bu şekilde mi dahil olacaklar?

M.Ü: Öyle bir zaman mevhumu yok, ‘Kurtlar Vadisi’ ile paralel giden bir hikaye değil. İstanbul’daki maceraları yani.


‘Kurtlar Vadisi’ Irak’ı seyretmiş miydiniz?

M.Ü: Evet seyrettim.

Ş.O: Filmden çıktığımda şuna şahit oldum insanlar bağırıyorlardı yani neredeyse Musul ve Kerkük alınabilirdi. O kadar etkiliydi.


‘Kurtlar Vadisi’ seyircisi için bir komedi riskli bir iş midir?

M:Ü: Seyircinin nasıl tepki vereceği benim pek kestirebileceğim bir şey değil.


Zaafları olan karakterleri oynuyorsunuz ve bence bu kadar sevilmenizin sebebi bu. Adam devrim derdinde ama köydeki çeşme başındaki kadınları düşünüyor.

M.Ü: Herkesin zaafları vardır ve unutmamak gerekir ki bunların hepsi hayali kahramanlar.


‘Haydi lili lili yar’ şarkısını içinizden de olsa söylemiş miydiniz daha önce?

M.Ü: Yok canım evde falan söylemedim tabii (gülüşmeler). Ama duymuştum, biliyordum. Bu şarkıyı bilmeyen bir Türk vatandaşı olduğunu sanmıyorum.


Sette çok eğleniyor musunuz?

Ş.O: Ben Mustafa Abi’ye çok gülüyorum hatta yeni bir şey yapacağı zaman beni uyarıyor gülmeyeyim diye. Gülmeye başlayınca iş uzuyor.

E.T: Bazen öyle oyun veriyor ki Mustafa Abi, bambaşka şeyler çıkıyor ortaya. Bir keresinde cebime silah koyacaktı Muro. Bir anda boxer’ım göründü ve ‘bundan sonra burjuva donu giyilmeyecek’ dedi.


Muro, Polat’la çalışır mı ilerde?

M.Ü: Ben de merak ediyorum o zaman ne olur? Mesela Nevzat, Pürmüz ve Güllü’yü almış örgütlüyor (gülüyoruz).

TAVŞANDAN ÇETO’YA


Neden oyuncu olmak istediniz?

M.Ü: Neden istemeyeyim, dünyanın en güzel işi bence oyunculuk.

E.T: Ben futbolcu olmak istiyordum ve oynadım da. Ama elimde diploma olsun istedim. Ailemde ne futbolcu ne de oyuncu olmamı isteyen olmadı.

Ş.O: Ben de Mersin’deydim. Bir kurs açıldı ve çocuk oyunu oynamaya başladılar. Sonra da tavşanı oynayan arkadaş gelmedi ben tavşan oldum. Geldim ve Müjdat Gezen’de sınava girdim kazandım. Başta oyuncu olmama pek sıcak bakmayan annem şimdi en büyük destekçim oldu, git güzel oyna, geç kalma, ezberini yap diyor.


Siz kaçamak cevap verdiniz az önce, neden oyuncu olmak istediniz?

M.Ü: Çocukken kirvem beni oyuna götürmüştü hatta ilk seyrettiğim oyun ‘O Güzelim Kaymaklı Dondurma Rengindeki Takım Elbisem’di. Sonra sadece bunun hayalini kurdum. İstanbul’a geldim okuluna gittim ve oyuncu oldum.


Bir oyuncu için popüler bir dizide yer almak kadar tatmin edici bir şey midir sahnede olmak?

M.Ü: Ben sadece popüler olmak için oyuncu olmadım. Çocukken saklambaç oynarken aldığınız zevki düşünün aynen öyle. Büyümüyorsun hâlâ oynuyorsun. 50 yaşına gelince hâlâ yüzümü boyayıp oynuyor olacağım, bu insanı çok taze tutan bir şey.




Muro; Çeto,Yıldırım ve kadın devrimcilere eğitim verirse...

MURO: Evet geçiyoruz gençlerin çok sevdiği eğitime… Nedir bu eğitim Yıldırım arkadaş?

YILDIRIM: Nedir Başkanım?

MURO: Silahlı eğitim… Bu elimde gördüğünüz silah, bizi devrime ulaştıracak en önemli araçlardan biri… Devrim iki şekilde gerçekleştirilir. Birincisi seve seve, ikincisi sıka sıka… Maalesef bizim topraklarımızda ikinci şık her zaman hakim… Değil mi Çeto?

ÇETO: Evet Başkanım…

MURO: Silahın temel üç parçası vardır… Birincisi şarjör, ikincisi kabza, üçüncüsü namlu… Tetikten, horozdan hiç bahsetmiyorum… Nişan alırken evrensel bir kural vardır… Gez, göz, arpacık…

ÇETO: Başkanım göz, gez, arpacık…

MURO: Dur Çeto, beni şaşırtma… Gez, göz, arpacık…

ÇETO: Yok Başkanım bak göz. Gez burası… Arpacık da dibi…

MURO: 15 yıllık silahlı mücadelemi bir kelime oyunuyla mahvettin Çeto… Emir tekrarı yapıyorum, gez, göz, arpacık… Buradan bakıyorsun, buradan nişan alıyorsun, buradan da hedefin üstüne kondurup kafasına sıkıyorsun!

Çetin arkadaşları tam siper yatır…

ÇETO: Yatın…

MURO: Olmuyor yoldaşlar olmuyor… Manken gibi yatarsanız, kurşunu üstüne oturduğunuz organınız itibariyle yersiniz…

ÇETO: Başkanım maalesef emekçi sınıfın beslenme kültürü, bulgur ve ekmek üstüne kurulu olduğu için, oturdukları organlar yayılmacı bir politika izliyor… Leğen gibi oluyor!

MURO: Ne diyorsun Çeto leğen meğen, dersi sulandırma?

ÇETO: Özür dilerim başkanım…

MURO: Arkadaşlar gönüllü olarak atış talimi yapmak isteyen var mı? Mesela Yıldırım arkadaş sen?

YILDIRIM: Emredersiniz Başkanım… Başkanım kime sıkacam…

MURO: Ne yapıyorsun Yılo? Nalet şeyi yere tut… Silahı hiçbir zaman devrimci güçlere karşı doğrultmayın… En önemli dersiniz budur. Haydi Yıldırım! Aç gözünü aç gözünü, yumuk…

ÇETO: Başkanım karavana!

MURO: Çetin senin de sıktığın ilk kurşunu bilirim! Yıldırım arkadaş sık bir daha…

ÇETO: Başkanım yine ıska… İstersen bayan arkadaşlardan biri sıksın!

MURO: Evet bir de bayan arkadaşlardan görelim…

ÇETO: Derin bir nefesini alıyorsun yarısını bırakıyorsun, yarısını içinde bırakıyorsun, bir süre içinde gezdiriyorsun, kurşun namludan çıkarken nefesinde ağzından çıkıyor ve gidip hedefi buluyor…

MURO: Kullandığın onca cümlenin içinde bir tek devrimci kelime geçti mi Çeto?

ÇETO: Dikkat etmedim başkanım…

MURO: Evet Çetin hep söylerim, kelimeler kurşunlardan daha etkilidir yani sen karavana konuşan ve hep sıkan bir insansın… De haydi sıkın!

ÇETO: Başkanım tam hedef!

MURO: Her zaman söylemişimdir, bana halkımın kadınlarını verin, ben size dünyayı alayım…





Nalet olsun içimdeki insan sevgisine

MURO: Zar atsam Çetin, altıda bir burjuva gelmez… Nalet olsun böyle düzene, nalet olsun!

ÇETO: Başkanım siz de biraz ileri gitmişsiniz?

MURO: Sen de mi bana burjuva diyorsun Çeto?

ÇETO: Ben nerde duracağımı bilirim başkanım…

MURO: Çetin içimdeki insan sevgisi giderek artarken, örgüt sevgisi o nispette azalıyor.

ÇETO: Peki, devrim başkanım?

MURO: O devrim benim damarlarımda gezen bir ütopya çetin…

ÇETO: Ütopya derken başkanım?

MURO: Romanya’dan yukarı Almanya’dan aşağı…

ÇETO: Prag mı?

MURO: Prag bu işleri Çetin prag! Ütopya benim kafamda yarattığım bir cennet… İstiyorum ki bütün halklar kardeş olsun, sınıf olmasın, hakça bir paylaşım olsun, refah ile mutluluk eşit dağıtılsın… Nerdeeeee…

ÇETO: Bizim köydeee…

MURO: Ne köyü?

ÇETO: İmece başkanım?

MURO: Sana da köyüne de imecene de feodal kafana da… Çetin ne yapacaz sen hele bana onu söyle…

ÇETO: Başkanım yoksa bir B planı olmadan mı liderle restleştiniz?

MURO: Çetin benim kod adım neydi?

ÇETO: Neydi Başkanım?

MURO: Metropol tilkisi… Tilkide kuyruk bitmez Muro’da oyun bitmez…

ELİF AKTUĞ
Akşam-Pazar

0 Comments:

Post a Comment