Reyting ölçümü ile ilgili son aylarda dile getirilen eleştiriler yenilir yutulur cinsten değil. Konuyla ilgisi olan herkes, dalga dalga büyüyen şikâyetlerden rahatsız. Bir ara İbrahim Tatlıses, canlı yayında bangır bangır bağırıyordu ve reyting ölçümlerinde hile yapıldığını söylüyordu. Kimseden çıt çıkmadı. Suçlama ağır ama yetkililer susuyordu. Bu arada şikâyetçilerin reyting sıralamasında bir yükseliş kaydediliyor ve bir zaman sonra derin bir sessizlik kaplıyordu ortalığı.

Sonunda tartışmaya TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin de katıldı. Genel Müdür, açıktan açığa bu işin içinde bir iş olduğunu söylüyor ve reyting ölçümüne güvenmediğini ifade ediyor. Geçenlerde Nuriye Akman, her zamanki ustalığını konuşturdu ve bu işi en iyi bilen insanlardan biriyle çok tartışılması gereken bir röportaj yaptı. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Veysel Batmaz'ın söyledikleri ürpertici: "Reyting terörü silahlı terörden daha tehlikeli."

RTÜK Başkanı Zahid Akman da reyting ölçme sisteminin adil olmadığını söyledi. En son Kurtlar Vadisi dizisinin yapımcıları da tartışmaya müdahil oldu. Reyting rekorları kıran dizinin yapımcıları zirvedeyken şu sözleri söylemek zorunda kaldı: "Reyting ölçüm sistemi baştan sona yanlış!"

Aslında sadece reyting sistemi değil; televizyon ve gazetelere verilen reklamları etkileyecek bütün sistemler haksız rekabet kuşkusuna yol açıyor. Mesela gazete reklam dağılımına doğrudan etki eden BİAK araştırmalarını da işin uzmanları yakından incelemek zorunda. Çünkü reklamverenlere sunulan bazı sonuçlar, hiçbir bilimsel araştırmayla paralellik arz etmiyor; hatta akılla, mantıkla, sosyal gerçeklerle uyuşmuyor.

Bu ülkede taşların yerine oturması zaman alıyor, sancılı oluyor; lakin bu sıkıntılı sürecin aşılması gerekiyor. Haksız rekabet (kısa vadede tatlı gözükse bile) hiç kimseye fayda sağlamaz. "Bu sistem bizim lehimize" diyenler, sektörü büyük bir ateşin içine atmış oluyor; ki o ateş bir gün herkesin hanesine sıçrayacak bir kıvılcıma dönüşecektir. En iyisi, reklamdaki haksız dağılımın reklam sahipleri, reklam verenler, reklam ajansları tarafından bizzat ve dürüstçe görülmesi; ve hukukî dış etkenler devreye girmeden kendi iç reformlarını sektörün kendi içinde yapmasıdır. Zira artık mızrak çuvala sığmıyor, haksız rekabet paçalardan damlıyor...



Ekrem DUMANLI

Zaman Gazetesi

17 Kasım 2008, Pazartesi

0 Comments:

Post a Comment