Yerli Diziler Nasıl "Köşe" Oldu?

Türkiye'de gündemin tepesinde yer alan siyasi, sosyal, ekonomik ve diplomatik sorunların yeni bir tartışma platformu var: Yerli diziler... Şu anda PKK sorunu için kafa yoran, yorum getiren 4 dizi var: Star'daki Köprü, meselenin ekonomik yönüne değiniyor ve terörün kökünün kazınması için öncelikle bölgeye hizmet götürülmesi gerektiğini vurguluyor. Show'da yayınlanan Pars: Narkoterör ise örgütün can damarı olan uyuşturucu ticaretinin bir an önce kesilmesi gerektiğini savunuyor. Aynı kanaldaki Kurtlar Vadisi: Pusu da terörün kanlı ellerinin nereden güç aldığını gözler önüne sermeyi hedefliyor. atv'nin dizisi Gazi de bölgedeki uyuşturucu ve silah kaçakçılığının örgütü nasıl beslediğine vurgu yaparken, bir yandan da terörün pençesinde kıvrananları "insanlık paydasında" bir araya getiriyor. Star'ın yeni dizisi Ölüm Çiçekleri de bu kez Balkanlar'daki etnik ayrımcılığı körükleyen gizli ve açık güç odaklarının oynadığı insanlık dışı satranç oyununu gözler önüne sermeyi amaçlıyor. Yayını iki bölümde sona erdirilen FOX TV'nin Ateşten Koltuk dizisi ise terör konusuna siyaset merceğinden bakmayı hedefliyordu. Geçen yılın dizilerinden Sağır Oda'da ise Türkiye'deki terörün dış odaklı merkezlerine vurgu yapılırken, yine yayını kısa süren atv dizisi Mahşer'de de petrol ve doğalgaz boru hatlarının dünya düzenini nasıl belirlediği anlatılıyordu. Samanyolu TV'nin dizisi "Kollama" ise türban olayının arkasındaki derin devleti sorguluyor. Görüldüğü gibi yerli diziler adeta "haber bülteni" havasına büründü. Gazeteciler ise fikirlerini kendilerine ayrılan köşeler yerine "dizi senaryolarında" kaleme almanın "daha etkili" olduğuna inanmış görünüyorlar. Sağır Oda'nın senarist ve konsept danışmanları Cüneyt Özdemir ile Soner Yalçın'ın "Ölüm Çiçekleri"ni yazıyor olmaları, Ilıcak ailesinin Ateşten Koltuk dizisiyle senaristliğe başlamaları, Kürşat Başar'ın Kıbrıs olaylarını anlatan tarihi bir dizinin senaryosu için kalem oynatmaya başlaması bu örneklerden sadece bir kaç tanesi...


0 Comments:

Post a Comment