Birbirini yemek, bitirmek, parçalamak ve mahvetmek gibi özellikleri olan insanlarız, sakın itiraz etmeyin. Maskeli Beşler, Emret Komutanım gibi filmlerle, çokça iş yapan Çılgın Dershane’ye ciddi takıntıları olan biriyim ben ve bu filmlerden hareketle, Türk erkeklerinin yerin dibine sokulduğunu gözlerim yaşararak izlemekteyim!.. Erkekleri kendim parçalarken iyi ama bir başkası yaparken vicdan azabı duymam da çok normal; çünkü başta belirttiğim özelliklerin hepsi bende de var.

Filmlerin fragmanlarını kimi zaman sinemada kimi zaman TV’de izlerken gülmüyor değilim ancak geçen gün kafama şöyle bir şey dank etti; bunlar, yani bizim erkeklerimiz, çok şapşal-yeteneksiz-kabiliyetsiz-sakar-donanımsız ve gariban duruyorlar. Her cümlede Amerikan Cumhuriyeti’ni ve grevle yeri göğü inleten Hollywood’u övecek değilim. Gelin görün ki, kendiyle süper dalga geçen ABD sineması, insanlarını yücelten filmlerde yapıyor. Hatta öyle ki, oraya hiç gitmemiş biri, sadece filmlerden tanıdığı bu ülkeye gittiğinde çok şaşırabilir. Ortalama zekası bir hayli düşük olan ABD’liler bünyede hayal kırıklığı yaratacaktır. Brad Pitt yakışıklılığında bir adama 100 dolar uzatır ve 79 dolarlık alışverişinizde paranın üstünü beklerseniz,

çok beklersiniz. Bu hesabı yapmak ortalama ABD’li için çok zordur, oysa biz onları ‘A Beautiful Mind’daki adam gibi zannederiz. Pamela Anderson gibi bir kadın, frijit olduğu için saati 250 dolar olan kafa doktoruna gitmektedir mesela, oysa o kadın uzaktan bakınca ne biçim süsler fantezileri.

Amerikan askeri zafere odaklanmıştır, güçlüdür, yenilmezdir. Oysa Ortadoğu’dan yapılan yayınlarda gözyaşı döken de bizzat

o yurdun evlatlarıdır, hepsi de anne ve yuva özlemi ile yanmaktadır. Savaşmak istemezler, pişmandırlar, fırsat olsa kaçıp gideceklerdir. Beyni yıkanan bir grup çocuk ise kimi öldüreceğini veya nasıl ölebileceğini hesaplamaz bile, hatta neden orada olduğunu da…

Küçük kasabalarda geçen şirin aile komedileri, gerçekte birer dramdır. O sevimli çocuklar okul-kilise-ev üçgeninden başka şey bilmezler ve kasabaları hiç de filmlerdeki gibi şirin değildir. Hatta sıkıcı, küçük, geri ve gelişmemiştir. Kocaman otoparklı kütüphaneleri vardır, yüzlerce dokümanın olduğu ama üşümemek için sığınan garibanlarla, ödev yapmaya çalışan, çalışan annelerin çocukları ile doludur içleri. Gece 10’dan sonra sokaklar bomboştur, köpek sesleri duyulur bir tek. Büyük sözler söylemeyi, film sektörünü çok iyi bilirler, onların en büyük özelliği ülkelerini başkalarına satmak-pazarlamaktır. Sonsuz özgürlükler ülkesinde kişisel hiçbir özgürlüğünüz yoktur; birilerine bağırıp çağırarak deşarj bile olamazsınız. Özgürlük toplumsal haklardadır, özgür olmak için abedeli olmak gerekmektedir.

Bizim de kendi kahramanlıklarımızı anlatacak, kahraman erkeklere ihtiyacımız var, her nerede saklanıyorlarsa çıkıp Türk erkeği ve askerinin fiyakasını düzeltsinler, en azından senaryolarla… KV Irak’çılar 2. volume başlasın ya da.


0 Comments:

Post a Comment